• Pzt – Cuma: 8:00 – 17:00
  • +90 535 816 48 15
  • info@daphneconsultant.com
  • Dil:

  • Archives for Genel

    Mısır Merkez Bankasının Akreditif Mecburiyeti Kararı Hakkında

    Mısır Hükümetinin talimatları çerçevesinde ve ACID sistemine işlerlik kazandırılması amacıyla Mısır Merkez Bankasınca alınarak Bankalara iletilen ancak sayısı ve içeriği belli olmayan Karar kapsamında Mısır’da ithalatlarda akreditif kullanılacağı bilgisi 12 Şubat 2022’den itibaren pek çok medya organında açıklanmış ve bu durum iş adamları örgütleri tarafından tepkiyle karşılanmıştı.  Akabinde açıklanan başka bir haberde ise bazı istisnalara ve detaylara değinilmektedir. Buna göre;

    – Kararın 22 Şubat 2022’den itibaren zorunlu olarak uygulanacağı,

    – Yabancı şirketlerin Mısır şubeleri ve bağlı ortaklıklarının hariç tutulacağı 

    – Kararın yayımından önce yapılan sevkiyatların hariç tutulacağı (Bazı güvenilir kaynaklarda yayım tarihi 13 Şubat 2022 olarak geçmektedir) 

    – Buğday, ilaçlar, aşılar ve bunların ham maddeleri, çay, et, kümes hayvanı, balık, yağ, süt tozu, bebek sütü, bakla, mercimek, tere yağ, mısır gibi ürünlere istisna uygulanacağı,

    – 5.000 $’a kadar olan gönderilerin hariç tutulacağı 

    belirtilmektedir. 

    Diğer taraftan, Mısırlı firmalara akreditif alımını kolaylaştırılması bağlamında talimatlar verildiği de bildirilmektedir. 

    İhracatçılarımızın mümkün mertebe ithalatçılarıyla görüşerek hareket etmelerinin önemli olduğu düşünülmektedir. 

    Halihazırda resmi Karar metninin olmaması işlemlerin değişkenlik gösterebileceğini düşündürmektedir.

    Akreditif

    Akreditif; alıcının (amir/ithalatçı) talimatıyla bir bankanın (amir banka) belli bir tutar ve vade ile Akreditif’te öngörülen şartlara uygun belgelerin ibrazı karşılığında, satıcıya (lehdar/ihracatçı) ödeme yapacağını taahhüt etmesidir. Kısaca Akreditif, şartlı bir banka garantisidir.

    Uluslararası ticarette taraflar, birbirlerini çok iyi tanıyamadıkları ve farklı ülkelerde farklı kambiyo rejimleri uygulandığı için karşılıklı bir güvensizlik ve risk içindedirler. Satıcı, sattığı malın bedelini tahsil etmek, alıcı ise sözleşmede saptanan malları zamanında almak amacındadır. Satıcı akreditif şartlarına uygun hareket etmezse, banka hiç bir şekilde ödeme yapmaz. Bu, alıcı açısında bir güven unsurudur. Bu nedenlerle akreditif, her iki tarafa da en yüksek düzeyde güvence sağlayan bir ödeme türü olma özelliğini taşımaktadır.

    Akreditif’te, diğer ödeme şekillerinden farklı olarak, güven unsuru yerine banka garantisi söz konusudur. Akreditif, malların sözleşme şartlarına uygun ve vadesinde yüklenmesini sağlar.

    İhracatçı, uygun vesaik ibraz ettiği takdirde alacağını güvence altına almış olur.

    Tarafları

    Amir-İthalatçı: İhracatçı ile anlaştıktan sonra, Akreditif işlemini başlatmak üzere bankasına başvuran taraftır.

    Amir Banka: Amirin talimatları doğrultusunda akreditifi açan ve ödeme taahhüdünde bulunan bankadır. Akreditif şartlarının yerine getirilmesi kaydıyla, kesin ödeme taahhüdüne girmektedir.

    Lehtar: Lehine Akreditif açılan satıcıdır. Akreditif şartlarında belirlenen koşullara uyması halinde, Akreditif kapsamında kendisine ödeme yapılır veya ödeme taahhüdü altına girilir.

    Lehtar Bankası:Açılan Akreditif’i lehdara ihbar eden banka, ihracatçının bankasıdır. İhracatçının talep ettiği durumlarda Akreditif’e teyit ekleyebilir.

    İthalatçının Akreditifte belirtilen şartlara uygun olmayan belgeler karşılığında Lehdara ödeme yapılmayacağını bilmesi bakımından da amir açısından güvenilir bir ödeme şeklidir.

    Read more

    Dış Ticarette Riski Azaltma Yöntemi: Teminat Akreditifleri (Stand-By Letter Of Credit)

    Dış Ticarette karşılaşılan en önemli risklerden biri; taahhüt edilen malın sözleşmede belirtilen miktar, cins ve kalitede olmama veyahut bedelin ödenmemesidir. Tarafların genellikle taşıma ve sigorta masrafları gibi maliyetleri düşük tutup kar oranını artırma eğilimi olduğu gözlenmektedir. İç piyasada riskler teminat mektupları, garanti teminatları gibi hususlarla çözülebilirken; uluslararası piyasalarda sistem başka yönlere kaymıştır.

    Uluslararası ticarette, teminat mektubu ve garanti mektupları da kullanılabilmekte iken; uygulamada karşılaşılan sistem AKREDİTİF’in bizatihi kendisidir. ABD1 ve Japonya gibi ülkelerde bankaların yurt dışına teminat mektubu, garanti mektubu vermeleri yasaklanmış olduğundan; teminat ihtiyacı TEMİNAT AKREDİTİFLERİ (Stand-by Letter of Credit) ile giderilmeye çalışılmıştır.2 Bu uygulama dünya ticaretine de benzer biçimde yansımıştır.3

    Teminat Akreditiflerinin Türleri nelerdir?

    • Performansa Dayalı Teminat Akreditifi (Performance Standby)
    • Avans Teminat Akreditifi (Advance Payment Standby)
    • ihaleye Katılım için Düzenlenen Teminat Akreditifi (Bid Bond/Tender Bond Standby)
    • Kontr Teminat Akreditifi (Counter Standby)
    • Mali Teminat Akreditifi (Financial Standby)
    • Doğrudan Ödemeli Teminat Akreditifi (Direct Pay Standby)

    Teminat Akreditifi ya da Şarta bağlı L/C Neler içerebilir?

    • Malın teslimi
    • Mal bedelinin ödenmesi
    • Taşımanın yapılması
    • Verilen kredinin ödenmesi
    • Gümrük vergilerinin ödenmesi
    • Sigorta şartlarının yerine getirilmesi
    • Sözleşme imzalanması
    • İhaleye katılım gibi şartlar içerebilir.

    Teminat akreditifi/İhtiyat akreditifi/garanti akreditifi (Stand-by Letter of Credit) nedir?

    Ödeme garantisine benzer bir işleve sahiptir. Nitelik olarak üçüncü şahısla yapılan sözleşmenin yerine getirilmemesi halinde ödemede bulunulacağını teyit eden akreditiftir. Akreditifi açan banka üçüncü şahıs adına lehtara garanti vermektedir. Ancak önemli olan husus ise ödemenin hangi olgunun gerçekleşmemesi konusunun kesin ve net olmasıdır.4 1000 maddelik bir sözleşme sunup, sözleşmenin ihlal edilip edilmediği yargı merciince belirlenecek biz vaziyete bırakılmışsa o halde bu akreditiften istenilen fayda elde edilemeyecektir. Bu akreditif türü özellikli bir tür olduğundan dolayı mal alım satımına bağlı işlerden çok hizmet yahut belirli bir işlerin yerine getirilmesi ya da getirilmemesi halinde kullanılır.

    Tür olarak; teminat mektubu vasfındadır. Ayrıca; bağımsızlık vasfı mevcuttur. Yani; aradaki ilişki ve yükümlülüklerden hariç olarak akreditif altında gösterilmesi gereken belge ibrazı ile ödemenin yapılması hususunu içermektedir.

    İnşaat sözleşmeleri sebebi ile bu akreditif sık kullanılır. Ayrıca para ve sermaye piyasalarında da yapılan işlemlere taahhüt oluşturmak için de kullanıldığı alanlar mevcuttur.

    Yargıtay kararında, “Stand-by akreditif uzun vadeli alışverişler, büyük iş akitleri ve borçlanmalar gibi konularda kullanılan bir çeşit teminat mektubudur. Banka teminat mektubunu akreditif olarak düzenleyip işlemleri bu şekilde güvence altına almaktadır. Ancak stand-by akreditif normal akreditiften farklı olup bu akreditifte edimin ifa edilmemesi üzerine ödeme yapılır.‟ olarak geçmektedir.5

    Neden Teminat Akreditifi kullanılmalıdır?

    Sözleşme edimine aykırı davranılması halinde; zararın karşılanması amacı sağlanır. Bu tip akreditifin kullanılması tarafları sözleşmeye uygun davranmaya zorlayacaktır. Ayrıca; zararın oluşması halinde de dava, tahkim vs yollarda alacak takibi yapmaya gerek kalmadan zarar bedeli doğrudan tahsil edilebilecektir.

    Teminat Akreditifi ile Ticari akreditif arasındaki fark nedir?

    Ticari akreditif alıcı veya işveren talimatı ile satıcı veya müteahhit lehine açılırken, garanti akreditifi satıcı veya müteahhit emriyle alıcı veya işveren emrine açılır.6

    Ticari akreditifler sadece mal alımına yönelik açılmakta, akreditif şartlarına uyulması ve bunun belgelerle kanıtlanması halinde lehdara ödeme güvencesi verir. Teminatlı akreditif (stanby L/C) ise her türlü mal, hizmet, ödeme garanti konusunu kapsar.

    Ticari akreditifte; amir banka, sözleşme ile belirlenen taahhüdün yerine getirildiğinin yani malın sevk edildiğinin veya hizmetin yapıldığının fatura, taşıma belgesi vs ile belgelenmesi halinde lehdara ödemede bulunur. Teminat akreditifinde ise taahhüdün yerine getirilmemesi üzerine lehdarın uğradığı zararı telafi etmek maksadı ile ve yine lehtar tarafından bunu ispata yönelik düzenlenen belge ibrazı karşılığında lehdara ödeme yapmayı taahhüt etmektedir.7 Risk bakımından değerlendirilme yapıldığında ise; ticari akreditifte, malın sevki fatura, malın yüklendiğini gösteren belge ile teminat konusu risk minimuma iner. Teminat akreditifinde ise ödemeler lehtarın yazılı talebi üzerine ve 3. Kişiler tarafından düzenlenen kopya belge ile yapılacağından risk içerebilir.8

    Bu durumda; bankanın işin yapılmadığını doğrudan denetleme imkanı yoktur, sadece kendisine ibraz edilen belge karşılığında taahhüdün yerine getirilmediğini belge üzerinden inceler ve belge üzerinde teminatı lehtara verir. Bankanın yetkisinin sınırlı olduğu ve yorum yapma yetkisinin olmadığı sadece belge üzerinden inceleme yaparak ödeme yapacağı unutulmamalıdır. Ancak mahkeme kararı ile amir banka itirazda bulunabilir.

    Tam ters durumda ise; taraflar birbirlerinin taahhütlerini akreditif çerçevesinde yerine getirdi ise; bu halde de bloke edilen teminatın geri dönmesi gereklidir. Tabi en çok tartışılan konulardan biri de akreditifin açılmasından kapanmasına kadar geçen süre zarfındaki faiz kaybıdır. Bu kapsamda ise; bankalar düzenledikleri teminat mektubu karşılığında komisyon alırlar ancak; teminat bedelinin ödenmesi gerekir ise de bu halde bir para alacağı doğacağından banka bunu kredi gibi değerlendirip FAİZİ ile birlikte geri alma yöntemine başvurabilir.

    Teminat Akreditifi ile Teminat Mektubu aynı mıdır?

    Her iki yöntem de amaçları bakımından aynı olmakla beraber; usul bakımından farklılıklar taşımaktadır.

    Öncelikle birkaç benzer noktasından bahsetmekte fayda vardır:

    1. Her ikisinde de belirli bir risk garanti edilmektedir.
    2. Garanti edilen risk kapsamı dışında kalan zararlardan banka sorumlu değildir bu sebeple bankadan talep edilmesi mümkün değildir.
    3. Garanti belirli bir limit dahilindedir yani ucu açık yorumlamayı gerektirir bir limit konulamaz
    4. Bağımsız bir borç yüklenilmesi durumu söz konusudur. Tarafların ticari ilişkilerinin mahiyeti ile teminat birbirinden farklı olarak değerlendirilir.
    5. Pek az görülmekle birlikte bankanın kendine ait defileri ileri sürerek ödeme yapmaması mümkündür.9

    Farklılıklar ise ibraz edilen belgeden hareketle oluşmaktadır.

    Teminat mektubu, borçlu edimini yerine getirmezse muhatabın zararını telafi etmek amacıyla garantör tarafından düzenlenerek muhataba teslim edilen bir taahhüttür. Teknik olarak; teminat mektubunu düzenleyen banka tarafından KOŞULSUZ ve ŞARTSIZ muhatabın ilk yazılı talebinde ödeneceği kaydını içerir.10

    Teminat mektubu da aynı teminat akreditifinde olduğu gibi şartlı garanti mektubu olarak da düzenlenebilir. Ancak uygulamada bu yöntem; teminat akreditifine çevrilmektedir.

    Teminat akreditifi de benzer biçimde, borçlunun edimini yerine getirmeme durumu gözetilerek, lehine akreditif düzenlenen tarafın zararını telafi etmek üzere garantör tarafından düzenlenerek akreditif lehdarına iletilen bir taahhüttür. Duruma ilişkin yani şarta ilişkin belge ibrazına ilişkin muhatabın yapacağı başvuru ile ödeme alacağını içeren teminat şartlı garanti mektubu/stanby L/C gibi isimlerle adlandırılır.

    Sonuç olarak; şarta bağlı teminatlı akreditif, uygulamada büyük boyutlu projelerde, ihalelerde ve dış ticarette sıklıkla uygulanmakta olan bir yöntemdir. Özellikle dış ticarete yeni başlayan veya tarafların birbirlerini tanımadıkları hallerde teminat mektubu, şartlı garanti mektubu veya teminat akreditifi; hem hukuki bir baskı oluşturacak hem de sözleşmeye uygun davranma gerekliliği hususunu ortaya çıkaracaktır.

    Read more

    İhracatta Hedef Pazar Tespiti Neden Önemli?

    İhracatta Hedef Pazar Tespiti Neden Önemli?

    Genelihracatpazar araştırması

    İhracatta birçok firmanın hedef pazar belirlemek yerine müşteri aradığına şahit oluyorum. Zira firmalar pazarlama yerine satışı önceliklendiriyor. Satışın, pazarlamanın bir sonucu olduğunu unutarak satışa odaklanıyorlar. Tıpkı birçok kişinin süreç yerine sadece sonuca odaklanması gibi.

    Satışa öncelik veren firmalar hedef ülke(ler) belirlemek yerine bulduğu talepleri karşılamak adına çaba gösteriyor. Ülkelerin dinamiklerini anlamadan ve kültürel farklılıkları dikkate almadan sadece talebe fiyat sunarak yapılan tekliflerin birçoğu da olumsuz sonuçlanıyor. Bu şekilde sonuç aldığını belirten firmalara da rastladım. Bu firmaların ise o müşteriler ile çok uzun soluklu çalışamadığını görüyorum. 

    Hedef ülke/pazar tespiti neden bu kadar önemli? Maddeler üzerinden ilerleyelim:

    Pazara Giriş

    Hedef ülkeyi belirlemek pazara giriş için çok önemli. Komşu etkisi ile bazı firmaların küçülen veya düşük hacimli ülkelere giriş yapmaya çalıştığını görüyorum. Hedef pazar çalışması yapmak bu bakımdan çok önemli. Büyüyen pazarlara girmek sizin için daha kolay olacaktır. İthalatını artıran ülkelerde hem hacim artar hem de yeni ithalatçılar oluşur. İthalatın yanı sıra Türkiye’nin o pazardaki ihracat miktarını ve ihracat artışını da incelemenizi öneririm. 

    Odaklanma

    Farklı ülkelerdeki talepler peşinde koşmak yerine bir veya birkaç hedef ülkeye odaklanmak enerjimizi ve dikkatimizi o ülkelere yoğunlaştırır. Bu sayede o ülkeler hakkında daha fazla bilgiye sahip oluruz. Bu bilgi sayesinde de alıcıların ihtiyaçlarını ve alışkanlarını daha iyi anlayarak karşılama ihtimalimizi artırırız.

    Ürün Standartları

    Ürününüz için farklı ülkelerde farklı standartlar gerekebilir. Birçok ülkenin her talebine cevap vermeye çalışmak yerine bazı ülkelere öncelik vererek o ülkelerdeki standartları karşılamak hem müşteri tatmini bakımından hem de üretim maliyeti bakımından daha sağlıklı olacaktır.

    İtalya’da satılacak olan elektrikli cihaz ile İngiltere pazarında satılacak olan elektrikli cihazların fişleri farklı olmak durumunda.

    Paketleme

    Her ülkenin paketleme alışkanlıkları da farklı olabilir. Bireyselliğin yoğun olduğu Avrupa ülkelerinde gıda paketleri daha küçük ambalajlarda iken Ortadoğu ülkelerinde aile boyu paketler yapmanız gerekebilir. Her ülkenin her ihtiyacına aynı anda cevap vermeye çalışmak maliyetlerinizi ciddi oranda artırabilir.

    Hedef ülkedeki tüketici alışkanlıklarını bilmeniz gerekiyor. Avrupa’da gram ile paketleme yaparken ABD’ye oz olarak tartım yapmanız gerekmekte.

    Palet

    Ülkelerdeki kapı ebatları sebebiyle farklı paletler kullanmanız gerekebilir. Her ülke için farklı paletler edinmeye çalışmak maliyetleri artırıcı bir unsur olacaktır. Aynı zamanda paletlerin konteyner/kamyon içine yerleşimi de üzerinde düşünmeniz gereken bir konu. İlk yüklemelerde araçlardaki boş alanın fazla olduğuna şahit olduğum yüklemeler oldu.

    Bankacılık/Para Transferi

    İhracatta satış yapmak kadar önemli olan bir konu da ödemeyi almak yani parayı kendi hesabınızda görebilmek. İhracat yapacağınız ülkelerdeki bankacılık sistemi bu bakımdan çok önemli. Bazı ülkelere sadece akreditif ile ihracat yapmanız gerekebilir. Hedef ülkeyi belirleyerek bu konulara öncesinde hazırlanabilirsiniz.

    İhracatın bir süreç olduğunu tekrar hatırlatmak isterim. Hedefinizi belirleyerek yola çıkmak bu yüzden çok önemli. Hedef belirledikten sonra yol üzerinde farklı rotaları kullanabilirsiniz belki ama bunun için hedefinizi belirlemeniz gerekiyor. 

    Hedeflerinizi gerçekleştirdiğiniz aylar dilerim.

    Filiz ilci

    Müşterilerin size gelmesini sağlayan iki temel unsur

    Pazarda bulunan her firmanın amacı ürününü satmak, görüştüğü hatta görüşmediği her firmaya ürününü satmak. Bu pratikte çok mümkün olmasa da müşterinin sizi tercih etme eğilimini arttıran iki temel unsur var, birlikte inceleyelim.

    Her firmanın satış ve pazarlama stratejileri farklı; kimi ürünün özelliklerini ön plana çıkarırken kimi iskonto yapar, kimi numune yollarken kimi ekstra kalite sunar.

    En başta yapmamız gereken şey kendimize şu soruyu sormak: ‘’Müşteri neden benim ürünümü satın alsın?’’ Yani ürünümüzü satmaya çalışmadan önce müşterinin neden satın aldığını anlamak gerekiyor.

    Peki müşteri neye göre karar veriyor?

    Bir ürünü kolaylıkla satmayı ve kendi müşteri portföyünüzü oluşturmayı hedefliyorsanız ilk olarak maliyet avantajı oluşturmalısınız, ikinci olarak da farklılaşmalısınız.

    Müşterinin ve hatta satıcıların çoğunlukla odaklandığı ilk kavram maliyet. Müşteri, ürünü nerede daha düşük bir maliyet ile elde edebiliyor ise onu tercih etme eğilimindedir. Satıcı ise nerede ve nasıl daha ucuz üretim sağlayabiliyorsa o şekilde üretimi gerçekleştirmeyi tercih edecektir. Bu arada dengeyi sağlayıp, maliyet avantajı oluşturan firmalar kazananlar olacaktır.

    Maliyetimizi azaltabilirsek müşteri için tercih edilir oluyoruz, bu sadece fiyatı düşürmek olarak algılanmamalı. Hepimizin bildiği üzere fiyat rekabetinin sonu yoktur keza daha önce de söylediğim gibi maliyet sadece fiyatla alakalı değildir.

    Daha kaliteli ürünler üreterek, daha uzun süre kullanılacak, daha az bozulup, müşterimize daha az masraf çıkaracak ürünler sunmak da maliyet avantajı oluşturduğumuzu gösterir.

    Daha iyi bir ürün sunmak, fırsat maliyeti yaratmak demektir.

    Müşteri için tercih sebebi olmanın bir diğer yolu da farklılaşmaktır.

    Farklı bir ürün sunarak müşterimizden daha yüksek bir fiyat talep edebiliriz. Ürünümüzün, piyasadaki ürünlerle arasında fark olması daha kolay bir şekilde pazarlamamızı da sağlayabilir.

    Peki nasıl farklılaşabiliriz? Bu konuda üç anahtar kelimemiz var: Marka, Ar-ge ve Butik Üretim.

    Marka eşittir güven demektir, müşteriye kalite ve süreklilik için tahattüt verir. Kalitesini kanıtlayan bir firma fiyat rekabetinden etkilenmeyecek, daha yüksek bir fiyat sunsa dahi tercih edilir olacaktır.

    Read more

    Müşterilerin size gelmesini sağlayan iki temel unsur

    Pazarda bulunan her firmanın amacı ürününü satmak, görüştüğü hatta görüşmediği her firmaya ürününü satmak. Bu pratikte çok mümkün olmasa da müşterinin sizi tercih etme eğilimini arttıran iki temel unsur var, birlikte inceleyelim.

    Her firmanın satış ve pazarlama stratejileri farklı; kimi ürünün özelliklerini ön plana çıkarırken kimi iskonto yapar, kimi numune yollarken kimi ekstra kalite sunar.

    En başta yapmamız gereken şey kendimize şu soruyu sormak: ‘’Müşteri neden benim ürünümü satın alsın?’’ Yani ürünümüzü satmaya çalışmadan önce müşterinin neden satın aldığını anlamak gerekiyor.

    Peki müşteri neye göre karar veriyor?

    Bir ürünü kolaylıkla satmayı ve kendi müşteri portföyünüzü oluşturmayı hedefliyorsanız ilk olarak maliyet avantajı oluşturmalısınız, ikinci olarak da farklılaşmalısınız.

    Müşterinin ve hatta satıcıların çoğunlukla odaklandığı ilk kavram maliyet. Müşteri, ürünü nerede daha düşük bir maliyet ile elde edebiliyor ise onu tercih etme eğilimindedir. Satıcı ise nerede ve nasıl daha ucuz üretim sağlayabiliyorsa o şekilde üretimi gerçekleştirmeyi tercih edecektir. Bu arada dengeyi sağlayıp, maliyet avantajı oluşturan firmalar kazananlar olacaktır.

    Maliyetimizi azaltabilirsek müşteri için tercih edilir oluyoruz, bu sadece fiyatı düşürmek olarak algılanmamalı. Hepimizin bildiği üzere fiyat rekabetinin sonu yoktur keza daha önce de söylediğim gibi maliyet sadece fiyatla alakalı değildir.

    Daha kaliteli ürünler üreterek, daha uzun süre kullanılacak, daha az bozulup, müşterimize daha az masraf çıkaracak ürünler sunmak da maliyet avantajı oluşturduğumuzu gösterir.

    Daha iyi bir ürün sunmak, fırsat maliyeti yaratmak demektir.

    Müşteri için tercih sebebi olmanın bir diğer yolu da farklılaşmaktır.

    Farklı bir ürün sunarak müşterimizden daha yüksek bir fiyat talep edebiliriz. Ürünümüzün, piyasadaki ürünlerle arasında fark olması daha kolay bir şekilde pazarlamamızı da sağlayabilir.

    Peki nasıl farklılaşabiliriz? Bu konuda üç anahtar kelimemiz var: Marka, Ar-ge ve Butik Üretim.

    Marka eşittir güven demektir, müşteriye kalite ve süreklilik için tahattüt verir. Kalitesini kanıtlayan bir firma fiyat rekabetinden etkilenmeyecek, daha yüksek bir fiyat sunsa dahi tercih edilir olacaktır.

    Ürünümüzü tercih edilebilir hale getirmek için . Ar-ge, araştırma-geliştirme, sürecine girerek özgünleştirmeliyiz. Ürünümüzü müşteri taleplerini dinleyerek geliştirmemiz, pazardaki trendleri takip etmemiz bize avantaj sağlar.

    Son yıllarda farklılaşmanın diğer bir hali de butik üretim ile gerçekleşiyor diyebiliriz.

    Günümüzde tüketiciler, artık ucuz ürün almak yerine sadece kendilerinde olacak olan bir ürün için daha yüksek bedel ödemeyi kabul ediyorlar. Şahsa yönelik özel üretim piyasa trendleri arasında diyebiliriz.

    Siz de fark yaratmak, kendi müşteri portföyünüzü oluşturarak tercih edilir olmak isterseniz bize ulaşın.

    Daphne Consultant ile  ihracatta fark yaratır!

    Filiz ilci

    Read more